Editörümüz Ekim Sönmez‘in, Editörümüz ve logomuzun tasarımcısı Cansu Ergüven ile yaptığı röportaj ile yayın hayatımıza başlıyoruz.

Merhabalar Cansu, öncelikle tasarımın için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinden bahsetmek ister misin?
Cansu: Merhabalar, öncelikle ben de teşekkür ederim benimle röportaj yaptığınız için. Adım Cansu Ergüven, 22 yaşındayım. ODTÜ Sosyoloji 3. Sınıf öğrencisiyim. İstanbul’da doğdum büyüdüm, 4 senedir de Ankara’da yaşıyorum. Tasarım konusunda ise kendimi bildim bileli resim yapıyorum, hatta konuşmaya başlamadan resim yapmaya başladım diyebilirim. Küçükken de hep resim yarışmalarına katılırdım. Büyüyünce kendi çizgim yavaş yavaş oluştu tabi. Son iki yıldır da amatör olarak dijital çizim üzerine yoğunlaştım.
Fanzinle tanışman nasıl oldu?
Bölümden bir arkadaşım sayesinde fanzinle tanıştım. O da çizimle uğraştığımı biliyordu, bir gün onun evinin balkonunda otururken fanzinden konu açıldı ve logoyu tasarlamak ister misin diye sordu. O andan itibaren evinin balkonunda düşünmeye başladık. Daha önce hiç logo tasarlamamıştım ama denemek istedim. Bu şekilde başladı tanışmam.
Logoyu tasarlarken aklında neler vardı? Nereden ilham aldın?
Fanzini ODTÜ’lü kadınlar kurduğu için ODTÜ’yle bağlantılı bir şey kurgulamak istedim. Önce aklıma ODTÜ Matematik binası önündeki bilim kızı heykeli geldi. Rivayete göre ODTÜ Matematik bölümünü 3 yılda 4 ortalamayla bitiren kadın mezuniyet törenine giderken trafik kazası geçirip hayatını kaybetmiş. Bu olayın üzerine Matematik bölümünün önüne bu heykel yapılmış. Rivayet bu şekilde. Ancak benim aklıma o heykelin meşhur bir fotoğrafı geldi arkasındaki Matematik binasında yazan, her gün bölüme gidip gelirken gördüğüm ve baktığım, daha önce defalarca silinip tekrar yazılan ‘biz kadınlar barışta ısrarcıyız ancak yasaklarla savaşacağız’ sloganını hatırladım. Feminist bir fanzin için o slogandan da yola çıkarak heykeli logoya adapte etmeyi düşündüm.
Ama bilim kızını olduğu gibi kullanmadın. Değişiklikleri yaparken aklında neler vardı?
Bütün kadınları temsil etmesi için bir yüz oluşturmadım. Bunun yanında heykelin saçı yok zaten. Simgenin özünü de çok değiştirmeden, olabildiği kadar genelgeçer kadın algısını sarsmak istedim. Bunun yanında feminayla iç içe geçmiş bir kadın figürü yarattım ve fanzinin trans kapsayıcılığını temsil etmek amacıyla elbisenin renklerini trans bayrağı renklerinde seçtim. Son olarak da elinde tuttuğu kalem ve fırçayı da kadınlar olarak kendimizi hem yazarak hem çizerek var ettiğimizi temsil etmeleri için ekledim.
Biraz da senin resim içinde kendini nasıl ifade ettiğinden bahsetmek ister misin? Yarattığın sanatın bileşenlerinden bahsedebilir misin?
Ben genelde sürreal çalıştığım için uzun bir dönem çizdiğim şeylere anlam veremiyordum. Çizdiklerimi gören insanlar bir yorum yapmaya çalışıyordu kendilerince, işte şurada bir surat var şu şuna benziyor gibi. Ben hiç anlam yükleyerek bir nesneye benzetme kaygısı ile çizmemiştim resimlerimi. Bunun üzerinden çok eleştiri aldım ve tekrara düştüğüm söylendi. Sonrasında biraz normalde çizdiğim şeylerin dışına çıkıp siyah yerine daha canlı renklerle çalışmaya başladım. Teknik objelerle çalıştım, mesela göz veya dudak çizmek gibi, ama daha sonrasında teknik çizimlere de sürreal bir açıdan yaklaştığımı farkettim ve eserlerimi yine bu çizgide devam ettirdim.
Son olarak gelecege yonelik hem fanzin içinde hem kendi sanat hayatında neler yapmayı planlıyorsun?
Fanzin içinde kendimi yine tasarım, görsel oluşturma aşamasında görüyorum. Bunun dışında kültür sanat bölümünde yazılar yazmayı da düşünüyorum. Bir de yavaş yavaş kendi çizimlerimi kolaj yapmaya başladım. Gelecekte de hayatımın hiçbir noktasında bırakmadığım sanatımı sürdürmeyi planlıyorum.
Çok teşekkür ederiz Cansu.
Ben teşekkür ederim.