İstanbul Sözleşmesi (yaşatır!) bizlere neler getirdi?: CİTÖBler, CTSler, şiddetsiz kampüslere dair bir giriş

Yağmur Yurtsever

Politik taleplerimizi ortaya çıkarmayı, birlikte tartışmayı ve kazanımlarımızın fikri takibini yapmayı hedeflediğimiz AraRenk Fanzin’de CİTÖB’e özel bir sekme ayrılmıştır. Bu sekmenin amacı, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!” Ve “6284’ü Uygula!” şiarıyla, bu kazanımlarımızın getirdiği yerel ve genç kadınları ilgilendiren kazanımları daha iyi tanıma, anlama ve eleştirme yoluyla geliştirmektir. 

CİTÖB Nedir? 

Açılımı Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi (CİTÖB), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rektörlüğüne bağlı bir birimdir. Bu birimler CİTÖK gibi, başka isim ve kısaltmalarla, ODTÜ dışında, Boğaziçi Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Ege Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Okan Üniversitesi gibi çok az sayıda üniversitede bulunmaktadır. Görüldüğü üzere birimlerin çoğunluğu vakıf üniversitelerindedir. Önleme birimleri olan devlet üniversiteleri ise çok az olmakla birlikte, 3 büyük metropolün de en imtiyazlı üniversitelerindedir. Dolayısıyla Türkiye’de üniversitelerde şiddeti önleme sorumluluğu 3 metropoldeki çok az sayıda üniversitede resmî olarak dikkate alınmıştır. Hepimizin hakkı olan bu birimler çok kısıtlı sayıdaki öğrencilerin erişime açıktır.

Türkiye, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne, ya da daha çok bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi’ne (yaşatır!) imzacı olarak hane içi dâhil olmak üzere, kadına yönelik her türlü şiddetin toplumsal sorun olduğunu kabul etmiş ve kamunun şiddeti önleme ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama sorumluluğu olduğunu kabul etmiştir. İstanbul Sözleşmesi’ne imzacı olunmasıyla, pek çok kamu kuruluşu toplumsal cinsiyet eşitliği için sorumluk almış, sözleşme koşullarını yerine getirme yöntemlerini ortaya koymuş ve yayınlar yapmıştır. Bunlardan biri ise Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’dir. Bu belgenin ortaya koyduğu yöntemlerden biri ‘inceleme ve şikâyet mekanizmalarının kurulması’, yani CİTÖB veya CTS’lerin kurulmasıdır. Aynı zamanda, bu mekanizmaların kurulmasıyla, kadına yönelik şiddet ve cinsel taciz disiplin suçu haline gelir. 

CİTÖB ve CTS Farkı nedir? 

CTS, Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi’dir. Adından da anlaşılacağı gibi, şiddete maruz bırakılan kişileri gerek hukuki gerek psikolojik olarak destekler. ‘CİTÖB’ler diye genelleyerek ele aldığımız birimlerle CTS’ler arasında bir fark koymak önemli olacaktır. Zira CTS’ler önleme faaliyetlerini ve sorumluluğu doğrudan birimin birincil görevi ve sorumluluğu olarak belirlemezler. CTS birimleri olan bazı üniversiteler ‘önleme’ faaliyetine yönelik yönerge ve tutum belgeleri hazırlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarını desteklemişlerdir. 

Bunun yanı sıra ‘CİTÖB’ler olarak genellediğimiz kurullar, doğrudan önleme faaliyetini de misyon olarak tanımlarlar ve bu niyetle kurulmuşlardır. Aynı şekilde, şiddete maruz bırakılanları güçlendirme ve destekleme sorumluluğuna da sahiptirler. 

Önleme sorumluluğu ve faaliyeti nedir? 

Kurumlar arası ayrım koymamızı gerektiren önleme sorumluluğu, şiddetin kaynağını toplumsal cinsiyet eşitsizliği olarak belirlemeyi ve önlem almayı tanımlamaktadır. Dolayısıyla önlemden bahsedildiğinde muhatap şiddete maruz bırakılanlar değildir. Bunun yerine mevcut ve potansiyel şiddet faillerini dönüştürmeyi, caydırıcı şekilde cezalandırmayı, fiziksel veya mekânsal önlemlerden, şiddetsiz toplumsal cinsiyet bilincinin geliştirilmesine kadar çeşitli yöntemlerle toplumsal önlemler söz konusudur. Dolayısıyla bu birimler şiddetin kaynağı gibi çözümü veya önleminin de toplumsal olduğunu ve toplumsal cinsiyetle alakalı olduğunu kabul ederek yola çıkarlar. 

Bunun yanı sıra, CTS’lerin çalışmaları, sorunun toplumsal boyutunu ‘CİTÖBler’ kadar ele almadığı için, toplumsal cinsiyet temelli şiddeti tekil veya özel sorunlarmış gibi yöntemlerle ele alır, -bunu önermeseler de-. Çünkü şiddete maruz bırakılanın desteklenmesi ve güçlendirilmesi çok önemli olmakla birlikte, şiddetin toplumsal bağlamı ele alınmadıkça yetersizdir ve bir sonraki şiddet olayının yaşanmasını bekler. CTS’lere yönelik bu değerlendirme, tabi ki bu birimlerin işlevsiz olduğu anlamına gelmez. ‘CİTÖBler’ gibi, Türkiye’de CTS’lerin olduğu üniversiteler de hala azınlıktadır. Önleme sorumluluğu ve faaliyeti ne kadar elzem olsa da, Türkiye’de pek çok üniversite hala kurumsal olarak cinsel taciz ve saldırıya karşı, şiddete maruz bırakılanların yanında olmaz, desteklemez veya güçlendirmez. 

AraRenk Fanzin CİTÖB Sekmesi

Sekmemizin adı sembolik olarak CİTÖB seçilmiştir ve önleme sorumluluğu ve faaliyetinin önemini ortaya koymayı hedefler. Sadece üniversiteli değil, tüm genç kadınların şiddete karşı dayanışma, güçlenme ağlarının olması, önlem mekanizmalarının kurulması için birlikte tartışma platformu oluşturmayı hedefler. CİTÖB ismini seçerek, önleme faaliyeti ve kamu tarafından alınan sorumluğunun artık bizler için geri dönülemez olduğunu vurgulayarak, sadece geliştirilir ve derinleştirilir bir talep olduğunu belirtmek istiyoruz. Dolayısıyla bu adlandırma önleme faaliyeti ve sorumluluğuna dair politik talebimize işaret etmektedir. 

Sadece üniversiteli değil, tüm genç kadınlar için bu mekanizma ve ağların kurulması üzerine tartışmak, aynı zamanda bu mekanizma ve ağları resmî veya bürokratik kurumlarla sınırlamamamız anlamına da gelir. Üniversitelerde CİTÖB’lerin kurulması ve olan yerlerde işler hale gelmesi bizlerin talebi olabilir. Fakat toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelindeki şiddete karşı ve toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele ve şiddeti önleme sadece bu kurullar üzerinden ilerlemez.

ODTÜ’de kadınların rektörlük önündeki eylemleriyle kurulan CİTÖB, bugün olması gerektiği gibi işleyememektedir. Bu şiddete karşı yalnız olduğumuz anlamına gelmez. Önlem ve dayanışma/destek söz konusu olduğunda, kadın dayanışmamız bu kurumların hepsinden daha güven verici haldedir. Kadın dayanışmamız aynı zamanda bu kurumların varlığı, işlemesi ve gelişmesinin de güvencesidir. Bizlerin şiddete karşı mücadele sırasında ortaya çıkardığı bilgi, deneyim, ilkeler ve talepler temelinde kurulmuş olan bu yapılar, mücadelemizin devamlılığıyla ortaya çıkacak yeni bilgi, deneyim, ilke ve taleplerle gelişecektir. 

Kampüslerde şiddete karşı verdiğimiz mücadele üniversiteli kadınların hayatını kapsamada yeterli değildir. Çünkü öğrenci kadınlar bazen aynı anda işsiz, işçi veya ev emekçisidirler. Kampüsten çıktığımızda, başka kadınlarla bir araya geliriz. Kampüs dışı alanların da benzer ağlara ve mekanizmalara ihtiyacı vardır. Bizler, bu sekmeyi açarken bu koşulları beraber anlamayı, birlikte bilgi ve deneyimi üretmeyi, taleplerimizi ve ilkelerimizi birlikte masaya yatırmayı istedik. 

CİTÖB sekmemiz ve ‘CİTÖBler’e dair bu yazıda kısa bir giriş yapmış olduk. İleriki yazılarda, bu tartışmayı derinleştirmeyi hedeflerken, sizleri de tartışmaya katılmaya davet ediyoruz. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s