Anlatmak Bizi Özgürleştirecek

Lisa Vannahr

Bu paylaşım bazıları için tetikleyici veya travma geri çağırıcı olabilir.

Bazı anlar vardır, o anın sizden çok şey götürdüğünü ve o andan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilirsiniz. Bazen de o anın “o an” olduğunu fark etmeniz için önce kayıpları verirsiniz. Nefesiniz kesildikten sonra anlarsınız o anın “o an” olduğunu. Tekrar nefes almak için geçen süre ise hepsinden daha uzundur. En azından benim hikayemde böyle oldu.

Kendi hikayemi anlatarak başlamak istiyorum, çünkü her kadın gibi çaresizliği ve yalnızlığı ben de tattım.

Öyle bir şey ki bu, hiç beklemediğiniz yerde tanışıyorsunuz bazen cinsel tacizle. Daha on yedime girmemiştim, aylar süren duygusal şiddetin ardından cinsel taciz travmasını yaşamak zorunda kaldığımda. Manipülasyon öyle yutmuştu ki beni, bir şeylerin yanlış -çok yanlış- olduğunu biliyordum ama neyin yanlış olduğunu soracak ve cevaplayacak cesaretim bile benden alınmıştı.

 Dile getirmek ne kadar zor biliyorum, bütün yanlışlar göz önündeyken suçlanmak ne kadar zor biliyorum. Hayatıma şans eseri giren biri sayesinde bunu yaklaşık üç ay sonra fark ettim ve iyileşme sürecim de yaklaşık yedi ay sürdü. Üç ayın sonunda yaşadığım şeyi dile getirip adlandırabildikten sonra daha zor ve uzun bir süreç bekliyordu beni. Kabullenmek yeterince zorken etrafımda bana inanmayacak bir sürü insan ve “sen hiç sevgiline yapmadın mı” diye kendini savunan bir tacizci vardı. O dönemde en önemli şeylerden biri olan desteği sadece en yakınımlarından alabilmiştim ama bu bile büyük bir şanstı. Birkaç dakikanın karşılığı, kalıcı travma izleri, yedi ay boyunca ağlama krizleri, uykunun uyanıklıktan çok daha kötü olduğu geceler, yemek yiyemediğim ve sürekli kustuğum günler, kendimi çevremden izole ettiğim zamanlar ve intihar düşünceleri oldu. Yedi ayın sonunda kendime gelebildiğimde suçlunun ben olmadığını anladım. Suçlu beni kendimi korumak zorunda bırakandı, hayatımın yedi ayını çalandı, ona bu cesareti veren sistemdi. Bize sus diyen, bizi bastıran, bizi küçük gören, bizi “ahlaksız” sayan herkesti suçlu. 

Yaşadığımız coğrafyanın biz kadınlara dayattığı hayatların yanında, çoğu kadının hayatının bir döneminde ve hatta bazen tüm hayatı boyunca maruz kaldığı bir şey; duygusal ve fiziksel şiddet. Öyle büyütülüyoruz ki bazen şiddetin, tacizin ve daha birçok yanlışın farkında bile olmuyoruz; bazen de olsak bile hemen ardından çaresizlik geliyor. Tecavüze ve hatta belki ölüme bu kadar yakın olmanın nasıl bir his olduğunu anlayacağınızı biliyorum. Çaresizlik bu toplumda kadınların elindeki tek şeymiş gibi görünür çoğu zaman, ama ben anlatıyorum çünkü çaresiz olmadığımı anlayana kadar çok canım yandı. Sustuğumuz hiçbir şey için suçlu değiliz, çaresiz ve yalnız değiliz.

Kendi hikayemden yola çıkarak söyleyebileceğim en önemli şey, anlatın. Susmayın, yutmayın, yok saymayın, korkmayın.

One comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s