AraRenk Fanzin Kasım Dosyası

AraRenk Fanzin olarak ‘25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nü içinde barındıran Kasım ayını şiddeti görünür kılan ve erkek şiddetine karşı dayanışmamıza vurgu yapan yazılarımıza ayırdık.


Bir 25 Kasım’ı daha geride bırakırken bu 25 Kasım bizler için neyi ifade etti, nasıl geçti, neler yaptık, kısaca bunlardan bahsetmek bunları değerlendirmek çok kritik. 25 Kasım bu sene korona dönemine denk geldi. Normalde sokaklara döküldüğümüz, bir ağızdan bağırdığımız bugünü, bu sene sokaklarda sayıca az ama dayanışmamızda her zamanki gibi çok fazla kadınla beraber geçirdik aslında.


Sokaklarda nispeten az olmamıza rağmen yine polis, devlet şiddeti peşimizi bırakmadı elbette. Geçen sene olduğu gibi gözaltılar yapılmasa da eylemler engellenmeye çalışılarak, fiziksel mesafeye dikkat etmeden polisleri kadınların üzerine konuşlandırarak şiddet yine kendisini gösterdi.


Bizler, AraRenk fanzin olarak, feminist bir gaye ve duruşla çıktığımız bu yolda 25 Kasım’a yönelik bir yazı kampanyası başlatmıştık. Katledilen kadınları, şiddete uğrayan, erkek devlet şiddetini her gün yaşayan bizleri, kadınları, genç kadınları, üniversiteli kadınları, trans kadınları, bütün kadınları selamlamak, onları anmak, kadın dayanışmamızı katmerlendirmek, kadına yönelik şiddeti görünür kılmak, yaşadıklarımızı anlatmak ve buna karşı sesimizi yükseltmek üzere biz de Kasım ayında 25 Kasım’a yönelik yazılar yazdık ve bize gelen yazıları yayınladık.
Çağrımız beklediğimizden çok daha büyük bir etki yarattığı için öncelikle yazan ve yazılarını gönderen her kadına çok teşekkür ediyoruz.


Bu yazıda kısaca bu ay çağrımıza gelen yazılardan bahsedeceğiz:

Öncelikle Başak’ın deneyim sekmemizde yayınlanan İçindeki Fısıltıyı Dışarı Haykır yazısı hepimizi yaşadıklarımızı düşünmeye, dillendirmeye ve dayanışmaya çağırarak 25 Kasım çağrımıza bir başlangıç niteliği taşıdı.


Sonrasında “Korona virüs salgını Afrika genelinde Kadın Sünneti artışına neden oluyor.” isimli çevirisi ile Ecem, fiziksel bedensel olarak uğradığımız şiddet ve bunun çeşitli kisveler altında gizlenmesine değindi. Uğradığımız, karşılaştığımız şiddet, bedenlerimize bizim onayımız olmadan müdahale edilmesi yalnızca coğrafi bölgelere özel değil, aslında dünyanın her yerine yayılmış bir olgu.


Deneyim sekmemizdeki bir diğer yazı olan Bir Yaşanmışlık Hikayesi: Flört Şiddeti, Psikolojik Şiddet isimli yazıda ise şiddetin yalnızca fiziksel, gözle görülür değil psikolojik yönleri, daha yeni yeni konuşmaya başladığımız yönleri olduğuna da değinmiş olduk. Bu yazıda Asiye yalnızca deneyimlerini paylaşmakla kalmadı, flört şiddetini deneyimlemiş bir Kadın olarak bizlere ne olduğunu ve nasıl korunabileceğimizi de anlattı.


Dersim Dağ ile yaptığımız röportajda ise şiddetin tek boyutlu değil aynı anda birden fazla boyutunu olduğunu gözler önüne sermeye çalıştık. Biz kadınlar yalnızca fiziksel, psikolojik açılardan şiddete uğramıyoruz. Bu açıların yanı sıra, kesişimsel kimliklerimiz dolayısı ile etnisitemiz ve anadilimiz gibi başka yönlerimizin marjinalize edilmesi sonucu şiddetle karşı karşıya kalabiliyoruz.


YALE üniversitesinin Cinsel Taciz ve Saldırıya Yönelik Müdahale ve Eğitim Birimi tarafından hazırlanmış ‘Siber zorbalık ve istismar’ broşürünün çevirisi ile ise özellikle genç kadınların internet ortamında maruz kalabilecekleri zorbalık ve istismarı tanımalarının, bundan farklı şekillerden etkilenebileceklerini ve buna maruz kaldıklarında yalnız olmadıklarını bilmelerinin önemini vurguladık.


Buna ek olarak ise kadınlar sosyal medya ve iletişim araçları üzerinden karantina sürecinde seks mesajlaşması yaparken kendilerini korumak adına neler yapabilir, nelere dikkat etmelidir üzerine yazılmış Karantinada Güvenli ve Onaya Dayalı Seks Mesajlaşması (Sexting) yazısının çevirisini yaptık. Bu çeviri ile ayrıca dijital şiddetin ülkemizde bir suç sayıldığını ve buna maruz kaldığımızda -mesela fotoğraflarımızın yayınlanması gibi tehditlerle karşılaştığımızda veya istemediğimiz mesajlar aldığımızda- başvurabileceğimiz hukuki yolların açık olduğunu da vurguladık.


Son olarak, deneyim sekmemize gelen Anlatmak Bizi Özgürleştirecek isimli yazısıyla Lisa, bizimle kendi hikayesini paylaşarak bizi konuşmaya, anlatmaya devam etmeye çağırdı. Anlattıkça birbirimizin yanında olduğumuzu fark edeceğimizi, birbirimizin dayanışması ile özgürleşeceğimizi bir kere daha dile getirdi.
25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü temamızı bu yazılar ile geçirdiğimiz için çok mutluyuz. Hepsinin şiddetin farklı yönlerine, farklı acılarına vurgular yaptığını ve hem bizleri hem okurlarımızı daha çok düşünmeye sevk ettiğini düşünüyoruz. Yalnızca bu da değil, bu yazıların tam olarak 25 Kasım’ı bize hissettirdiğini, şiddeti görünür kılmanın önemini bir kere daha gösterdiğini, yazmanın özgürleştirici gücünü gözler önüne serdiğini düşünüyoruz.


Korona günlerinde yazılarını bizimle paylaşan kadınlar başta olmak üzere, okuyan, paylaşan, tartışmalarımıza dahil olan her kadına teşekkür ediyoruz ve bir kere daha bütün erkek, devlet, polis şiddetine karşı kadın dayanışması yaşatır diyoruz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s