Medyada Toplumsal Cinsiyet Stereotipleri İçeren Söylemler

Aysun Avcı

Toplumsal cinsiyet kavramı ilk olarak John Money tarafından, kişilerin biyolojik cinsiyetlerine göre cinsiyet rolleri biçilmesi olarak kullanıldı. Kavramın günümüzdeki detaylı anlamı ise Feminist Teorinin 1970’lerde kadın-erkek arasındaki somut eşitsizlikleri açıklamasıyla oluştu. Feminist Teori, eşitsizliklerin kadın ve erkeğe farklı roller biçen toplumsal cinsiyetten beslendiğini belirtiyordu. Kavramı ilk kullanan feministlerden Ann Oakley: “Toplumsal cinsiyet bir kültür meselesidir.” diyordu. Böylece toplumsal cinsiyet rollerinin kültürler arasında da farklılık gösterdiğini, farklı dinamiklerden beslenen kültürlerin cinsiyetlere yüklediği rollerin de farklı olduğunu söylüyordu. Benzer şekilde Kamla Bhasin de: ”Toplumsal cinsiyet insan icadıdır. Sosyokültüreldir; eril ve dişil niteliklere, davranış modellerine, rollere, sorumluluklara vs. işaret eder.” diyerek toplumsal cinsiyetin ‘üretilmiş’liğine vurgu yapıyordu.

Özcesi kültürler; erkeklerin ve kadınların toplum içinde belirli rolleri olduğunu, sadece erkek veya kadın olmaktan kaynaklı olarak bazı eylemleri yapabileceklerini veya yapamayacaklarını iddia ediyor. Erkeklere biçilen rolleri gerçekleştiren kadınlar/kadınlara biçilen rolleri gerçekleştiren erkekler sırf bu nedenle dışlanıyor, baskıya maruz kalıyor ve hatta bazı toplumlarda cezalandırılabiliyor. Kültürlerin ürünü olan masallar, deyimler, atasözleri, maniler vb. sözlü ve yazılı edebiyat da toplumsal cinsiyet rolleri etrafında şekilleniyor. Güvenilir kişiler için ‘sözünün eri’, güven sarsan kişiler için ‘karı gibi kıvırtan’(karı ve koca kelimelerinin terminolojik olarak kadın-erkek arkasındaki ast-üst ilişkisini ifade ettiği göz önünde bulundurulmalıdır) deyimleri kullanılarak erkeklere güvenilirlik, kadınlara ise güvenilmezlik rolü biçiliyor. “Kadının belinden sopayı karnından sıpayı eksik etmemek lazım.” özdeyişi(!)  ile erkeğe bir iktidar, kadına ise itaat rolü biçildiği aşikardır. Bunlara benzer çok sayıda örnek verebilmek mümkün. Toplumsal cinsiyet alanında erkekler güç, güven, saygı, iktidar, kamusal alana özgü vb. rollere sahip görülüyorken kadınlar acizlik, yönetilme, güvenilmezlik, özel alana özgü vb. rollere sahip görülüyor. Bu şekilde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin erkek ve kadın bireylere yüklediği roller ‘erillik ve dişillik’ olarak adlandırılmakta. Küresel çapta bakılınca toplumsal cinsiyet alanına; erkeklerin kadınların deneyimlemesini engelleyip erkeğe özgülükle ilişkilendirdiği rolleri esas alan ve birincil gören eril sistemin hakim olduğunu görüyoruz. (Günümüzde, bu rollerin kadınlar ve erkekler arasında yer değiştirdiği veya görece toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu kabilelerin varlığı da biliniyor. Ancak bu yapılanmaların varlığı, eril toplum yapılarının küresel çapta olduğu gerçeğini değiştirmiyor.) Yani eril ve dişil kavramları biyolojik cinsiyetle alakalı olmayan tamamen toplumsal cinsiyet alanına ait stereotipler içeren kavramlardır. Doğal değillerdir, üretilmiş ve öğretilmişlerdir.

Bu yazıda, Türkiye’de toplumsal cinsiyet stereotipleri içeren medya ve sosyal medya söylemlerini yukarıda değindiğimiz ölçütler bağlamında ele alacağız.

1.

İlk görselimizde yıkanmış çamaşırları nizami bir şekilde asan kişiyi övmeye çalışan 35.000 kayıtlı takipçisi bulunan “pratik1bilgiler_” kullanıcı adlı paylaşım sahibi: “Bu kadın bulunup çevre ve şehircilik bakanı yapılmalı.” diyerek çamaşırları asan kişinin -tanımadığı, bilmediği halde- bir kadın olduğu varsayımına dayanıyor. Çamaşır asmak eylemini toplumsal olarak kadının rolü olarak gördüğü anlaşılıyor. Çocuk bakmak, çamaşır/bulaşık yıkamak, yemek yapmak gibi özel alana ait işlerin kadınlar tarafından yapılması gerektiği inancının tam da toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklandığını belirtmiştik.

2.

Bu görsel ise 554.000 kayıtlı takipçisi bulunan “ebrusanciozturk” kullanıcı adlı sosyal medya fenomeni ve eski manken olan Ebru Şancı Öztürk adlı kişinin çokça yankı uyandıran sözlerini içeriyor. Bu sözler birçok kişi tarafından içeriği itibariyle oldukça cinsiyetçi bir dil barındığı için eleştirildi. Tecavüz faili erkeklerin ameliyatla kadın yapılması önerisini sunan kişi, kadın bedenine sahip olmayı erkekler açısından ‘cezalandırılma’ olarak görüyor. Bu söz ile kadın-erkek arasında ast-üst ilişkisi olduğu varsayımına dayanıyor. Bununla da yetinmeyerek cinsiyeti değiştirilen tecavüz faillerinin genelevlerde ömür boyu zorla çalıştırılması önerisinde de bulunuyor. Böylece kadınları erkekler tarafından sömürüye açık hale getiriyor. Ve son olarak da bu sömürüden elde edilen kazançlar(!) kız çocuklarına burs olarak verilmeli diyerek kadın bedeninin aşağılanması, sömürülmesi üzerinden kadınlara fayda sağlanabileceğini iddia ediyor. Bu sözler hem biyolojik cinsiyetler arası eşitsizlik iddialarına hem de toplumsal cinsiyet stereotiplerine örnek verilebilir.

3.

Bu görseldeki kişi ise beIN Sports adlı spor kanalının sunucusu Melih Şendil. Canlı yayınlanan spor programı esnasında futbolun ataerkil bir oyun olduğunu iddia ederek futbolculuğa toplumsal cinsiyet rolü açısından erkeklere özgülük iddiasında bulunuyor. Kadınların bu yüzden futbolda yer almamaları gerektiğini belirtiyor. Hemen akabinde kadınlara ve erkeklere toplumsal cinsiyet rolleri biçmekle yetinmeyip renklere de cinsiyet rolü biçiyor. Pembe renkli formaları asla yaptırmayacağını söyleyerek pembe renginin kadın rengi olduğunu bu nedenle sadece erkeklerin oynaması gereken futbolda yerinin olamayacağını ima ediyor. Tüm bu cinsiyetçi sözlerinden dolayı kimsenin kusura bakmamasını belirtmekten de geri durmuyor.

4.

“AİLENİZİN SANATÇISI” başlıklı yazı Haber Türk adlı, tirajı oldukça yüksek olan gazeteye ait. Görseldeki kişi ise türkücü İzzet Yıldızhan. Haber içeriğinde İzzet Yıldızhan “Yeri geldi eşime tokat attım. Şiddet mi bu?” diyerek kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaya çalışıyor. “Tokatı eğitim için çocuğuma da atıyorum. Her ailede bir kadın tokat yemiştir.” sözleriyle kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma çabasına devam ediyor. Erkeğin kadın üzerinde eğitim hakkı olduğunu iddia ederek erkeğe ‘eğitmek’ kadına ise bu eğitime şiddet de dahil ‘göz yummak’ rolünü biçiyor. Ayrıca her ailede bir kadın tokat yemiştir diyerek bunu aynı zamanda toplumsal yapının bir gereği gibi gördüğünü, kadının şiddete itaatinin bir toplumsal görev olduğunu iddia ediyor. Gazetenin “AİLENİZİN SANATÇISI” başlığı ise oldukça manidar. Yazı içeriğinde ataerkil bir aile yapılanması fikri yer alırken yazı başlığının da bu ataerkil aile yapılanmasını desteklediği anlaşılıyor.

5.

Twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde yapılan bu paylaşım 506.200 kayıtlı takipçisi bulunan, oyuncu Cem Davran’a ait. Paylaşım sahibi bu görselde görüldüğü üzere çocuk büyütmenin kadınların görevi olduğunu iddia ediyor. Böylece erkeklerin ise çocuk bakmakla sorumlu olmadığını ifade etmiş oluyor. Kadınların kariyer yapmak istemesinin ise trip (bu kelime gezi anlamına gelmekle beraber argoda anlamsız davranış, alınganlık olarak kullanılmaktadır. Paylaşım sahibi trip kelimesini argo anlamıyla kullanmıştır) olduğunu iddia ediyor. Toplumsal cinsiyet açısından kadına biçilen rollerin kadınlar tarafından kabul edilmemesinin anlamsız davranış, alınganlık olduğunu belirterek biçilen rollere itaatin gerekliliğine vurgu yapıyor.

Yukarıdaki örneklerde mevcut durumdaki bazı toplumsal cinsiyet stereotiplerine yer verilmiş olmakla beraber belirtmek gerekir ki toplumsal cinsiyet stereotipleri durağan değildir. İnsanların tarihsel süreç içerisindeki kültürel, sosyoekonomik eylemleri çeşitlendikçe eril sistem de her bir eylem için ayrıca rol belirlemesi yapmaktadır. Bu rol belirlemelerinde eril sistem; birincilliği erkeklerin kadınların gerçekleştirmesine engel oldukları deneyimlerine, ikincilliği ise kadınların erkekler tarafından kadınların gerçekleştirmesi gerektiği iddia edilen deneyimlerine özgüleyerek varlığını devam ettiriyor. İkincillik özgülenen kadın deneyimleri aynı zamanda aşağılanarak da sistemin eril olarak devam etmesinin daha güçlü, akılcı bir toplum yapısını sağlayacağı iddia ediliyor. Oysaki bu iki uçlu denklem mantığa aykırıdır. Zira eril ve dişil rolleri belirleyen eril sistem iken sistem ortadan kalkmadıkça daha güçlü, akılcı bir toplum yapısının oluşması mümkün değildir.

One comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s