İklim Krizini Nasıl Etkiliyoruz ve Feminizm İklim Krizi İçin Ne Diyor?

1.5 Derece’den Duru Barbak ve Alara Civelek ile Röportaj

Yaren Deniz Önal

Ararenk Fanzin olarak, İnstagram gönderileri ilgimizi fazlasıyla çeken 1.5 Derece’ye röportaj teklifimizi kabul ettikleri ve keyifli sohbetleri için öncelikle teşekkür ediyoruz.

  1. Kendinizden ve 1.5 Derece’den bahsedebilir misiniz?

Duru Barbak: Alara 17 yaşında, ben 18 yaşındayım ve iklim aktivistleriyiz. Aslında yaklaşık 2 yıldır, 1.5 Derece hesabından ilgi çekici ve bilgilendirici gönderiler hazırlayarak iklim krizi ve çevre sorunlarıyla ilgili Türkiye’deki insanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Onun dışında iklim grevleri de düzenliyor ve bu gibi grevlere katılıyoruz. Lisenin hazırlık yıllarında tanıştık ve birbirimizin gelişmesine çok katkı sağladık. Birbirimizle tanışınca çevreyle ilgili çalışmalarımız yoğunlaştı ve ikimiz de birbirimize ne kadar benzediğimizi, hayvanları ve doğayı ne kadar sevdiğimizi fark ettik. Bunun üzerine araştırmalarımızla birlikte iklim krizinin farkına vardık. Ve dedik ki çok acil bir durum var, acilen bir şeyler yapmalıyız.

Alara Civelek: Evet, bizim şu an yaptığımız gibi, başladığımızda Türkiye’de çok fazla kaynak yoktu. Bir şeyler yapmak istedik. Ve dedik ki bir İnstagram bloğu açalım. Bu şekilde hem daha çok kişiye ulaşırız hem de elimizden geldiğince bilinci arttırırız diye düşündük.

Duru: Evet, çünkü internet çok kullanılıyor, özellikle İnstagram gibi sosyal medyalar. O yüzden biz de güzel bir şey için kullanmak istedik.

  1. İklim krizini tetikleyen etkenler arasında nüfus artışı olduğu hakkında bilgi kirlilikleri mevcut. Sizce iklim krizinin en büyük etkenleri nelerdir? Kaynaklarımızın sömürülüyor olmasındaki etken nüfus artışı mıdır? Az nüfusla da kaynakların sömürülmesi mümkün müdür?

Alara: Dediğiniz gibi nüfus artışı bir bilgi kirliliği, bu doğru değil. İklim krizinin en büyük sebebi fosil yakıt ve bunların aşırı kullanımı. Ve doğal kaynakların sömürülmesi aslında az bir kesim tarafından, zengin ve popülasyonu az bir kesim tarafından yapılıyor ama onlar kendilerinde tüm kaynakları sömürme hakkı görüyorlar. Biz buna iklim adaletsizliği diyoruz. İklim krizine en az sebep olan yoksul kesim ise iklim krizinin etkilerini birebir tecrübe edenler oluyor. Kimi zaman göç etmek durumunda kalıyorlar, evlerini terk etmek zorunda kalıyorlar, can ve mal kaybı yaşıyorlar. Bu bir nüfus değil bir yönetim ve dağılım sorunu bizce. Çünkü bu aslında çok az bir kesimin elinde olan bir şey.

Duru: Gandhi’nin çok sevdiğimiz bir sözü var: “Dünya herkesin ihtiyacını karşılamaya yetecek bir yer, her insanın açgözlülüğünü değil.” Bu sözün çok doğru olduğunu düşünüyoruz çünkü bazı araştırmalar da bunu gösteriyor: Yüzde 1 en zengin kesim en yoksul yüzdeliğin iki katı kadar karbon salınımına eşit kaynaklar tüketiyor, o kadar bir iklim krizine neden oluyor. Nüfus artışı bizce eğitimle birlikte azalır. Mesela gelişen ülkelerin nüfus artışının azalması aslında doğal bir süreç. Ülkeler bu sürece giriyor ama asıl sorun nüfus artışı dursa iklim krizi çözülür müydü? Asla çözülmezdi. Çünkü ana sorun bu değil. Tabi ki dünyada bu kadar biyoçeşitliliğin bozulmaması gerekiyor. Yüzde 62 insanların yediği çiftlik hayvanları, yüzde 34 insanlar ve geri kalan yüzde 4 sadece vahşi hayvanlar. Tabi ki insan nüfusu da çok fazla ama bu daha çok bir davranış bozukluğu olayıdır. Bizim haftanın her günü hayvansal gıda tüketme hakkını kendimizde bulmamızdan dolayı denge bozulmuş durumda. Bu davranış değişse ve zengin kesim popülasyonun davranışları değişse sorun çözülebilir. Yani sayı değil de davranış daha önemli.

  1. Sizce bu kişisel bilincin ve davranışların dışında devlet politikaları ve STK’lara düşen görev ne olmalı, süreç nasıl ilerlemeli?

Duru: Devlet için sanırım ikimiz de doğrudan aynı şeyi söyleriz. Devletlerin artık yeni fosil yakıtlara yatırım yapmamaları, yenilenebilir enerji özellikle güneş, rüzgar, jeotermal kaynaklara yatırım yapmalarıdır. Artık birçok ülke kömürden çekilme kararı alıyor.  G7 ülkeleri kömüre finansman sağlamama kararı aldı, yani ülkelerden kararlar geliyor. Bazı bankalardan da finansman sağlamamakla alakalı kararlar geliyor. Bizim ülkemizin de böyle adımlar atmasını istiyoruz çünkü şu an bu adımları atmazlarsa ileride ekonomik olarak da kaybedeceğiz. Çünkü karbon vergisi gibi kavramlar Avrupa Birliği’nin yeni düzenlemeleriyle hayatımıza girmeye başladı. Bu bize ileride hem ekonomik olarak kaybettirecek hem de çevresel ve sağlığa zararlı bir sürü boyutu var. Mesela fosil yakıtlar aynı zamanda hava kirliliğine de yol açıyor. Vatandaşlarını umursayan bir devletin artık kömürlü termik santral planı olmamalı. İlk isteyeceğimiz şey herhalde yeni kömürlü termik santral inşasının yapılmaması olurdu. Türkiye; kömürlü termik santral inşa planı sayısı olarak dünyada dördüncü. Bu veri, siyasetçilerimizin durumun ne kadar farkında olmadığını ve umursamadığını gösteriyor.

Alara: Duru’nun dediği en temel şey devletlerin artık bunu önemsemesi ve bu konuda değişiklik yapmasıdır. Bilim zaten ne yapılması gerektiğini söylüyor, çeşitli anlaşmalar da yapılıyor. Başka çıkarlar yerine acilen yenilenebilir enerjilere geçilmeli. Yeşil politikalar ve sürdürülebilir politikalar yapılmalı. Bence en temeli bu.

Duru: Ülkelerin ve bazı şehirlerin iklim acil durumu da ilan etmesini istiyoruz. Buna bağlı olarak yürürlükler ve yasalar devreye sokuyorlar karbon salınımına yönelik. Mesela İngiltere iklim acil durumu ilan etmişti ama bizde şu an bu kadar iklim krizini tanıma durumu olmadığı için sıkıntı buradan başlıyor. İklimle ilgili yasaların çıkmasını isteriz, karbon vergisi gibi.

  1. Türkiye iklim krizi bilincinde nerede duruyor?

Alara: Bizim kuşağımız bayağı bilinçli. Biz aslında çok araştıran, bilen ve gören bir nesiliz. Üst nesiller de farkına varmaya başlıyor, bizim de amacımız o. Biz de katkı verdiğimizi düşünüyoruz. Ama toplumun daha uzak kesimlerinde belki bu kadar önemsenmiyor, aciliyeti kavranmıyor. Çünkü öncelikle müfredatta yok. Okulda öğrenmiyoruz. Yani müfredatta var ama son konulara itelenmiş. Bir kere bunun eğitimi verilmediği için özellikle araştırıp bakmak amacı olan kişiler dışında insanlar bunu bilemiyor.

Duru: KONDA’nın yaptığı bir araştırma vardı. İklim krizinin farkında mısınız sorusuna Türkiye’deki insanların yüzde 70’i evet farkındayım cevabını vermişti. Fakat kömürlü termik santralin yapılmasını doğru buluyor musunuz sorusuna ise yüzde 20 hayır cevabını vermişti. Aslında insanlar değişiklik olduğunun farkında ama bunun nedeni ne, nasıl gerçekleşiyor ve sonuçları nedir bilgisine ulaşmıyorlar. Ankette görüldüğü üzere bir potansiyelimiz var ama nedenleri ve sonuçları konusunda bilgili değiliz.

  1. Sizce korona virüsün iklime bir etkisi oldu mu?

Alara: Aslında bir ara iyi bir etki olmuştu çünkü üretim yavaşlamış hatta durmuştu bir süre. Hayvanlar çıkmaya başlamış, hava kirliliği azaldığından dağlar görünmeye başlamıştı. Ama şöyle bir sorun da var, kapanma bittikten sonra bombardıman oldu diyebiliriz ve kirlilik de gerçekten kontrolden çıktı. Özellikle maske ve eldivenler. Şu anda markette her şey plastikle satılıyor.

Duru: Onun dışında, korona dışında marketlerde plastik poşet ücretli olunca kullanımı yüzde 75 azalmıştı. Şu an onun gerisine düştük. İklimle ilgili ise bir süreliğine yavaşlasa da sonra yeniden açılmaya başladığımızda farkı çok kısa sürede kapattık.

  1. Sizce vejetaryen veya vegan beslenmenin maskülenlikle ilişkisi nedir? Ayrıca çevre dostu olmanın kadınsı bulunması ve bunun getirileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Duru: Bununla ilgili bir gönderi hazırlayıp bu konuya değinmiştik, çok da tepki aldık. Çünkü çoğu kişinin aklından geçen bir konuymuş. Bizim de aklımızdan geçiyordu çünkü biz de Gelecek için Cumalar (Friday for Future)’da grev yapıyoruz. Ve orada da 200 kişi varsa 15-20’si erkek, bizim sayfamızın da istatistiklerinde yüzde 19 erkek iken yüzde 81 kadın var. Bununla ilgili araştırmalara baktık ve Scientific America’da da poşet kullanmanın maskülen bulunduğuna dair bir rapor var. Maalesef bunu gözlemliyoruz da.

Alara: Bazı toksik maskülen davranışlar arasında vegan beslenmezsem kasım olmaz, protein alamam gibi söylemler de var.  Ayrıca kadınlar bence etik üzerine düşünüyor ama toksik maskülen erkekler maalesef etik üzerine düşünmüyor.

  1. Sizce bu nasıl aşılır?

Alara: Bence insanlara bahsetmemiz gerekiyor, herkesin çabalaması lazım. Bunun hem bilimsel arka planıyla hem de yapılması gerekenlerle iyi bir şekilde anlatılması gerekiyor.

Duru: Bence de en kesini bu eğitimden okuldan geçmeleri. Çünkü herkes okuldan geçecek. Şu anki nesli yapamayız belki ama ilerideki nesilleri bu şekilde yönlendirebiliriz. Bence okullarda ekoloji dersi olmalı. Aslında bunlar çok uç ve ilgili kişilerin bilmesi gereken bilgiler değiller. Herkesin bilmesi gerekiyor. Ayrıca, bilinçli insanlar çevrelerindeki 5 kişiyi etkileme gücüne sahiptir bence, denersek zihinlerine en azından bir tohum ekebiliriz ve davranışlarını değiştirebiliriz.

  1. Sizce ekoloji ve feminizm arasında bir bağ var mı?

Alara: Evet, var. Bu arada ben bir eğitime katılıyorum feminist iklim elçisi olmak için. Kesişimsel feminizm üzerine konuşuyoruz. Bence böyle bir şey çok gerekli çünkü kadının toplumsal rolü yüzünden iklim krizinden en çok etkilenen ve en zora düşen kesim oluyorlar. Kadının rolü hep umursamak, beslemek, bakmak, güvende olduğunu bilmektir ve iklim krizinin getirdiği felaketlerden dolayı aslında hepsine kadın tek başına yetişmeye çalışıyor. Mesela mültecilikte de, göç etme durumunda onlar zorlanıyorlar, tüm yük onlarda. Bu iklim krizinde çoğu görev bizim üzerimizde olmuş oluyor.

Duru: Şu an yaşadığımız çevresel sorun ve kadın üzerindeki baskının aynı ataerkil düzenden geldiğini düşünüyorum. Yani bu yaşamın üstünde ekonomik çıkarı tutuyorlar. Etin Cinsel Politikası kitabında da belirtiliyor: Hayvanlara yapılan muamele bile – mal olarak görülmesi, giyim, deney – aslında bazı erkeklerin kadınları da kullanılacak bir meta olarak görmesi bu noktada benziyor.

Alara: Dünyada hakimiyet kuran kişiler genellikle beyaz erkekler. İklim için çabalayanın hep kadınlar olduğunu söylüyoruz ama iklim bilimleri alanında da erkekler daha çok hakim olmak istiyor. Yine burada erkek hakimiyeti kurma isteği bastırıyor. Farklı ırklar da temsil edilmiyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s