Sevgili AraRenk;
26 yaşında olup hiç sevgilimin olmaması bana hiç tuhaf gelmemişti. Normal bir şey olarak karşılıyordum her zaman. Ama son zamanlarda arkadaşlarım ya da tanıştığım birileriyle bu konuyu konuşurken fazlasıyla utandığımı ve bu konudan kaçtığımı fark ettim. Sanırım artık ben bile bu durumun normal olmadığını düşünüyorum. Daha önce hayatımın farklı dönemlerinde İlişki girişimlerim oldu tabi ki. Aşık oldum mu peki, çokça aşık oldum. Aşkımdan yüzüne bakmaya utandığım hatta ilan-ı aşk ettiğim insanlar da oldu. Bana da ilan-ı aşk edildi. Ben de sevildim. Ama hiçbiri flörtten öteye gitmedi. Bir adım ileri bir adım geri, sonra ışık hızıyla kaçış. Ya onlar benden kaçıyor ya da bir şekilde birimiz birimizden kaçıyor işte. Sonuç hep aynı hayal kırıklığı. Bunun sebebini çokça düşünüyorum bu aralar. Kafamdaki sorulara cevap vermeye çalışırken yolum hep aynı yere çıkıyor.
Ben korkuyorum!
Sevmekten, sevilmekten, bunları yaşarken terk edilmekten.
Ama neden korkuyorum? Bu korkunun kaynağı ne diye düşünmeden edemiyorum. Sanırım bunun cevabı annemle babamda. Ama en çok kime kızacağıma karar veremiyorum.
Babamla annem 20 yıl evli kaldılar. Bu yirmi yıllık süreçte 9 çocuk yapmayı ihmal etmediler tabi. Babam, anneme ve bize sistematik olarak -ki bu konuda profesyonel olduğunu düşünüyorum- şiddet uyguladı. Kendimizi ve annemizi korumak zorundaydık hep. Üstelik en yakınımızdaki kişiden. Bazen sabahlar zehir olurdu bazen akşamlar. Bazen de hafta sonları. Hafta sonlarından nefret ederim hala. Çünkü hafta sonları hep evde olurdu. Bayram sabahı kahvaltılarını hiç sevmem. Her bayram sabahı birkaç posta dayakla geçerdi çünkü. Babamla yaşadıklarımızdan kaynaklı olacak ki karşı cinsten hep korkmuşumdur. Bir erkeğin bana dokunmasından, benimle göz göze gelmesinden hep kaçmışımdır. Sanki hepsi bana şiddet uygulayacakmış gibi. Sanki annemin yaşadıklarını ben, benim yaşadıklarımı çocuklarım yaşayacakmış gibi hissederim. Ne de olsa annenin kaderi kızına çeyizdir derler ya. Sanki her ilişki, evlilik denen lanetli (benim açımdan) kuruma evrilecekmiş gibi.
20 yılın sonunda babam bizi terk edince kurtulduk tabi bu durumdan. Annem üzülmüştü, neden üzüldüğünü hiç anlamamıştım ki hala anlamıyorum. O çocuk aklımla o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. Bunlar, babamın yardım ve yataklık yapması yüzünden oluşan korkularım diye düşünüyorum. Ya annemin sebep oldukları…
3-4 sene öncesine kadar anneme tapıyordum. Hayatımın çoğu dönemi onun gözüne girmeye çalışmakla, onun onayını almakla geçti. Çünkü eşi tarafından terk edilmiş ve çocuklarına bakmak için saçını süpürge etmiş güçlü bir kadındı benim için. Şimdilerde eskiden yaptıklarını yapmaya devam ettiğini gördükçe kızıyorum ona. Anneme haksızlık yaptığımı düşünenler olacaktır ama annem evde bize ikinci sınıf vatandaş muamelesi yaptı her zaman. Erkek çocukları onun için tanrının birer lütfuydu. Bayramda kıyafet mi alınacak, sadece erkek çocuklarına alınmalıydı çünkü onlar ailemizi temsil ediyorlardı, kız çocukları komşuların eskilerini giyebilirdi. Okula mı gidilecek, erkek çocuk gitmiyorsa kız çocuk da gidemezdi. Dershaneye mi gidilecek, kızı sınava girip ücretsiz gitmeye hak kazanmalıydı, oğullarına kurban olsun dershaneler hangisine gitmek ister paşalarımız? Kitap mı lazımdı, önce erkek çocuklarına alınacaktı, biz de eskileri kullanacaktık. Harçlık mı lazım, erkek çocuklara bol keseden, kız çocukları tarlaya gidip kendi harçlıklarını kazanmalıydı. Hep oğulları önce gelir hala. Onun deyimiyle ne de olsa onlar onun soyunu devam ettirecekler. Ne soy ama!
Annemin kulağına güldüğümüz ya da eğlendiğimiz gitmemeli. Hep asık bir suratla gezmeliyiz. Bir erkekle konuştuğumuz duyulmamalı yoksa orospu olurduk annemin deyimiyle. Ki devlet memuru olmama rağmen annem hala ileride orospu olacağımı düşünüyor ama kadını ikna edemiyorum. Bu yüzden ben de ablalarım da daha az çekici olmaya, erkeksi görünmeye çalışırdık ve bunu başardığımıza inanıyorum. Çünkü bizim kadınsı olmamız yasaktı. Annemiz tarafından yasaklandı. Ya annem duyarsa diye hep korkarak hareket ettim. Ben de bunu aklıma kazıdım, öyle yaşadım, hala da öyle yaşıyorum. Bir süre daha böyle devam edecek gibi.
Yani sevgili AraRenk,
Hangisine kızsam, anneme mi babama mı yoksa kendime mi bilemedim. Kime hesap sormalıyım, hesap sormaya hakkım var mı onu da bilmiyorum.
Unutmadan
#istanbulsözleşmesiyaşatır
#istanbulsözleşmesi10yaşında