Feminizm Bilimi Değiştirdi Mi?

Tutku Çekigil

Günümüzde teoriden çıkıp gerçeğe dönüşmüş evrimi anlamamız için evrimsel biyolojinin yapı taşı niteliğinde olan doğal seleksiyonu anlamamız şarttır. Doğal seleksiyon, bazı fertlerin sahip oldukları kalıtımsal faktörler sayesinde popülasyondaki o faktörlere sahip olmayan fertlere göre hayatta kalma ve üreme şansları daha fazla olunca gerçekleşir.

Popülasyonların gen havuzları vardır ve bu gen havuzları popülasyondaki bireylerin farklı gen varyasyonlarını içerir. Doğal seleksiyonda bazı gen varyasyonları diğerlerine göre daha avantajlıdır çünkü bir şekilde o gene sahip olan birey diğerlerine göre daha yüksek hayatta kalma ve/veya üreme becerilerine sahiptir. Böylelikle avantajlı gen varyasyonunun ileri soylarda görülme olasılığı çok yüksektir. Basit bir şekilde, genetik faktörlere bağlı bir özelliğin, bir organın ya da bir davranışın ortaya çıkması doğal seleksiyon prensibine dayanır. Öncelikle yazı boyunca kullanılan erkek ve dişi kavramları, biyolojik cinsiyet yani sahip olunan gametleri (dişiler için yumurta ve erkekler için sperm) tanımlamak için kullanılıp, toplumsal rollere hitap etmemektedir. Doğal seçilim ve cinsel seçilim 1871 yılında Charles Darwin tarafından geliştirilmiştir. Darwin’den etkilenen Trivers (1972) ise ebeveyn yatırım teorisini (PI: parental investment theory) geliştirmiştir. Bu teori çoğu tür için geçerli olarak, erkeğin ve kadının doğasının geçmişte gerçekleşmiş seçilime dayandığını savunur. Kadınların erkeklere göre ebeveyn ilgisinin daha fazla olmasını ve bazı cinsiyet rollerinin, (bakınız: seçici, pasif dişi ve rekabetçi, çapkın, agresif erkek) doğal seçilimden kaynaklandığını iddia eder. Feministler bu teoriyi çoğu tür için gözlemlerle tutarlı olmaması yönünden ve sezgisel olarak kayıtsız şartsız kabul edilmesini eleştirirler. Bu yazıda ebeveyn yatırım teorisini, nelere dayandığını ve feminist bakış açısına sahip bilim insanlarının bu teorinin nasıl eleştirildiği ele alınacaktır.

Ebeveyn yatırım teorisi kadına doğal olarak annelik rolü atar ve erkeğin yanında ikincil kılar. Ebeveyn yatırım teorisinin en önemli savı, çoğu türde (yüzde 99 oranında) dişilerin gametlerinin (üreme hücreleri) erkeklerin gametlerinden çok daha büyük olmasıdır. Bu teorinin ise patriarkal toplumda test edilmesi, daha çok araştırılması yerine sezgisel olarak kabul edilmesi pek de şaşılır bir durum değildir. Sosyobiyoloji ve evrimsel psikoloji alanları  bu teoriyi uzun bir süre boyunca eril savları kanıtlamak için biyolojik hipotetik tümden gelen bir açıklama olarak kullanmışlardır.

Trivers’a göre dişinin seçici olmasının sebebi ileride yavrunun bakımından sorumlu olduğundan yavrusunun daha güçlü olmasını istemesidir. Seçici dişi ve hevesli erkek rollerine dayanan sezgisel düşünceler doğru olarak kabul edilip, pek de kimse tarafından bu sezgisel düşünceler araştırılmadı. Ta ki feminist düşünce bilimi etkileyene kadar.

Genetikçi A. J. Bateman 1948 yılında, meyve sineklerini kullanarak cinsel seçilimi ölçmeye çalışmıştır. Bateman’ın gözlemlerine göre, erkeklerde olan cinsel seçilim varyasyonu dişilerde olan varyasyondan çok daha yüksektir. Neredeyse her dişi bir veya birkaç (hatta bazıları 3-4) erkekle çiftleşirken, erkeklerin dikkate alınacak çoğunluğu hiç çiftleşemiyor. Bu gözlem dişilerin seçici ve pasif olduğunu, erkeklerin ise aktif ve seçici olmadığını işaret etmiştir. George C. Williams (1966) ise Bateman’ın gözlemini daha da ileri götürerek Adaptasyon ve Doğal Seçilim kitabında çiftleşme sırasında dişilerin genellikle neden çekingen olduğunu açıklamıştır. Robert L. Bateman ve Williams cinsiyet rollerini gamet farklılığına ve ebeveyn yatırımına dayandırırken, Robert L. Trivers (1972) cinsel seçilim sırasında erkek-erkeğe mücadele ve dişinin eş seçimine değinmiştir. Trivers’a göre dişinin seçici olmasının sebebi ileride yavrunun bakımından sorumlu olduğundan yavrusunun daha güçlü olmasını istemesidir. Seçici dişi ve hevesli erkek rollerine dayanan sezgisel düşünceler doğru olarak kabul edilip, pek de kimse tarafından bu sezgisel düşünceler araştırılmadı. Ta ki feminist düşünce bilimi etkileyene kadar.

Ebeveyn yatırım teorisinin cinsiyet rolü tahmini, cinsiyetlerin “rollerin tersine çevrildiği” türlerde (yani baba tarafından karşılanan ebeveyn bakımı) agresif, rekabetçi dişiler ve kısıtlanmış erkeklerin ortaya çıkmasıydı. Erkek fertlerin hamile kaldığı türlerden olan boru balığı ve deniz atı bu öngörü için model organizmalardır. Ebeveyn yatırım teorisine göre, tersine çevrilmiş roller ile erkek fertlerin seçici olmasını ve eş seçimiyle dişilerin üremesini sınırlandırmasını bekleriz. Fakat, dişiler ebeveyn bakımından sorumlu olmasalar dahi seçici olmaya devam etmişlerdir (Vincent 1994). Hatta erkekler yavruyu taşısalar da karşı cinsten üyelere erişim için hala dişilerden daha fazla rekabet ediyor gibiydiler. Ebeveyn yatırım teorisinin tek başarısızlığı bu da değildi. Dişi şempanze ve langurlar hevesle seks talep eden türler olup, bazı dişilerin 8 farklı erkek fertle 1 saat içinde seks yaptığı gözlenmiştir. Uzun gebelik dönemi, emzirme davranışı, uzun yıllar ebeveyn bakımı gibi birçok yönden insana çok benzeyen şempanze ve langurların teorinin sunduğu dişi rolüyle pek alakalı olmaması teorinin güvenirliğini daha da zedeliyor.

Sarah Hrdy, dişi şempanze ve hanuman langurlarının rastgele cinselliğini ve babalık karışıklığını (her yetişkin erkek popülasyondaki her bebeğe babalık yapması), yetişkin erkekler tarafından cinsel seçilimle seçilmiş bebeklerin öldürülmesine karşı bir direnç mekanizmasının bir sonucu olarak değerlendirmiştir. Dişilerde seks isteği, elbette sadece şempanzeler ve langurlarda değil birçok primat türünde ve eski dünya maymunlarında da karşılaşmaktayız. Bazı türlerde dişi seks isterken, erkeğin bu talebe karşılık vermediği ya da çekingen yaklaştığı da oluyor. Bazı bilim insanları erkeğin bu davranışının sperm rezervlerini koruma stratejisi olduğunu düşünüyor. Sezgisel olarak bilim dünyasında uzun yıllar kabul görmüş bu teoriyi sadece bu örnekler değil daha birçok örnekle de çürütebiliriz.

Elbette ki ebeveyn yatırım teorisini destekleyen davranışa sahip türler vardır, ama teorinin savunduğu genel cinsiyet rollerini tüm türler için kabul etmek normatif bir beklentiden daha fazlası değildir. Bu teorinin peşin hükümle benimsenmesi popülasyon biyolojisi, ekoloji, evrimsel biyoloji ve evrimsel psikoloji gibi birçok bilim alanında da gelişmeleri geciktirmiştir.

Sonuç olarak, bu teoriyi eleştirip gerektiği gibi sorgulayan, test eden ve gözlemleyip deneyler yapan feminist bakış açılı bilim, ataerkil bilimi değiştirmektedir. Trivers’a minnet duymalıyız çünkü doğal seçilim ilk ortaya atıldıktan 100 yıl sonra – ki bu fikir bu yüzyıl içerisinde çok ciddiye alınmamıştır- erkek egemen düşünceyle de olsa dişi erkek arasındaki iletişimi ve birbirlerine karşı davranışları anlamaya çalışmıştır. Bu anlama çabası, tezat fikir olan biyolojide feminist bakış açısının doğmasını sağlamıştır. Sezgisel çıkarımlara değil kanıtlara, gözlemlere ve deneylere güvenmemiz gerekir. Unutmayalım ki, her tür bambaşka şartlar altında farklı seçilimlere uğramış olup, bambaşka evrimsel geçmişlere, kendilerine özgü davranış ve toplumsal yapılara sahiptir. Popülasyonların toplumsal yapıları ve popülasyonlardaki bireylerin davranışları, uzun yıllarca avantajlı olana yönelerek doğal seçilime uğrayıp günümüze kadar gelmiştir. Bunların farkında olmamıza rağmen, bütün türleri genellemeye çalışmak ya da bir türü diğeriyle karşılaştırıp çıkarımlarda bulunmamak gerekir.

Kaynakça: Gowaty, P., A. (2003). Sexual Natures: How Feminism Changed Evolutionary Biology. Signs, 28(3), https://doi.org/10.1086/345324

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s