AraRenk Fanzin olarak; Şubat ayını da şiddete, eşitsizliğe, zulme karşı dayanışmamıza vurgu yapan yazılarımıza ayırdık.
Trans görünürlüğe büyük önem veriyor ve her hafta transfeminizm paylaşımlarımızla trans ayrımcılığına karşı sesimizi yükseltiyoruz.
~Şubat ayında yaptığımız ilk paylaşım, ‘birartıbir’ dergisinde yayımlanan ‘Feminist Aktivist İrin Mozalar’ın Gözüyle Ataerki ve Ötesi: Ayrıcalıklı Olana Eşitlik Zulüm Gelir’ isimli Hande Gülen söyleşisi oldu. İrin Mozalar, söyleşisinde transfeminizme neden ihtiyaç olduğunun bir kez daha altını çiziyor ve ikili cinsiyet sistemi dışında kalan transların da transfeminizmin bir parçası olduğunu dile getiriyor.
~Şubat ayının ikinci paylaşımı, Aysun Avcı tarafından yazılan ‘Oyunbozan Feminist Sara Ahmed’ yazısı oldu. Yazısında feminist oyunbozanlığın ne olduğunu açıklayan Aysun, ataerkil sisteme karşı savaşırken bu oyunbozanlığın ne denli mühim olduğunu açıklıyor bize. Erkek egemen topluma baş kaldırırken kesişimsellik üzerine düşündüğümüzde ‘beyaz olmayan bir feminist’ olmanın ne demek olduğunu bize anlatan Sara, aynı zamanda parçası olduğu akademinin de eril dilden kurtulması gerektiğini ve bunun da ‘tekere çomak sokarcasına’ oyunu bozmaktan geçtiğini savunuyor. Aysun Avcı, Sara’nın çalışmalarını ve deneyimlerini feministkilljoys.com adresinden paylaşmaya devam ettiğini anlatıyor.
~Bir sonraki yazımız, Koa Beck tarafından yazılan ve Dilek Türkmen tarafından çevrilen ‘Ünlü Feministi Vaftiz Etme Sorunu’ oluyor. Yazısında ‘beyaz feminist’ olmanın yarattığı çıkmaz sokakları inceleyen Beck, ünlü profillerinin ünlüleri feminist olarak taçlandırmasının altında popüler kültürün yattığını savunuyor. Farklı ünlülerin farklı röportajlarına odaklanan Beck, kendilerini şanslı olarak tanımlayan bireylerin yapısal eşitsizliği anlatmak için ne kadar eksik kaldığını gözler önüne seriyor. Beck, yazısını çok güzel bir sözle bitiriyor:
“Beyaz olmakla, cis olmakla ve vatandaş olmakla ilgili bir açıklama yaptığınızda bu son değil başlangıç olmalıdır.”
~AraRenk Fanzin yazarlarından Gülşah, Sinem ve Cansu; Almastı Çerkes Kadın Hareketi ile yaptıkları röportajda Çerkes kadınların diasporadaki yeri, Kafkasya’daki durumu ve Çerkes kadın hareketinin nasıl biçimlendiği üzerine tartışıyor. Çerkes bir kadın olmanın ne demek olduğunu ve tarihsel süreçte nasıl şekillendiğini anlatan röportaj, Kafkasya’daki kadın hareketinin nasıl ilerlediğini ve kadınlarla nasıl etkileşime geçtiklerini anlatıyor. Aynı zamanda Almastı Çerkes Kadın Hareketi’nin nasıl başladığını dile getirirken Çerkes kadınların yaşadığı baskıların çok daha farklı olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Avrupa merkezci feminizmden ziyade daha öznel bir feminizm yorumunu önemli buluyoruz.”
~Haftalık transfeminizm paylaşımlarımızda Eryaman-Esat Davası’na da yer verdik. KaosGL’nin Eryaman-Esat Davası’na değindiği yazısını paylaşarak Pembe Hayat Derneği’nin kuruluş sürecine de yer vermiş olduk.
~Almastı Çerkes Kadın Hareketi röportajının ikinci kısmında ‘Almastının Yanındayız’ başlığıyla yola çıkarak Çerkes Kadın Hareketi’nin motivasyonunu, nasıl başladığını ve hangi yollardan geçtiğini konuştuk. Almastı Çerkes Kadın Hareketi’nin Çerkes derneklerle olan iletişimini ve hareketin aldığı olumlu/olumsuz tepkileri tartıştık. Geleceğe dair taleplerini ve dernekleşme isteklerini paylaşan Almastı Çerkes Kadın Hareketi aynı zamanda diasporada yaşayan feministler olarak nasıl bir süreçten geçtiklerini anlattılar bize.
~Bir sonraki hafta transfeminizm paylaşımımızda Selin Berghan’ın ‘Transfeminizm’ yazısına yer verdik. Feminizmin dönüştürülebilir olarak gördüğü toplumsal cinsiyeti ve dönüştürülemez olarak gördüğü biyolojik cinsiyeti işleyen Berghan, transfeminizmin feminizm için önemine değiniyor.
~Şubat ayının bir sonraki yazısı, Mor Çiçekli Cadı tarafından yazılan ‘Feminist Bir Tahlil: Peki Şimdi Nereye? Filminden Yola Çıkarak Ezilmişliğin Kesişimi’ oldu. Filmin eleştirisini yaparken aynı zamanda Ortadoğu ülkelerindeki ataerkil sisteme değinen yazar, bu eleştirilerin Türkiye’ye de uyarlanabileceğini ve aynı baskıdan Türkiye’nin de geçtiğini savunuyor. Hıristiyan-Müslüman kadın dayanışmasına değinen film, feminist mücadelede birlik olmanın önemini de aktarıyor bize.
~Şubat ayının son yazısı, Züleyha’nın yazdığı ‘Sevgili Kaygılarım Üzerine’ oluyor. Yaşadığı kaygıları bize aktaran Züleyha, hikayesini ve deneyimlerini AraRenk ile paylaşmanın ona kaygılarından kurtulması konusunda yardımcı olacağına ve desteklerinin artacağına inandığını söylüyor.
~Şubat ayının son transfeminizm paylaşımı Selin Berghan’ın ‘Transfeminizm: Feminizm herkes için mi?’ isimli yazısı oluyor.
Trans kimliklerin de cinsel çeşitliliğin bir parçası olduğunu savunan Berghan, feminizm kapsayıcılığının transları da içermesi gerektiğini aktarıyor.
Şubat ayı boyunca bizimle öğrenen, direnen, yazan ve okuyan tüm kadınlara teşekkür ederiz!
Unutmadan,
#istanbulsözleşmesiyaşatır #istanbulsözleşmesi10yaşında